Wednesday, January 30, 2013

bir çocukluk hayali olarak inek doğurtmak

vallahi ne diyeyim garip u dönüşleri atlattım sevgili kelime uzayı. ofis ortamlarına göre dizayn edilmedim sanırım. 3 sene dayandım, sevmediğim işin stresi şöyle bir şeye benziyordu; 

stres canavarı **

senle mi uğraşacam be dedim ve arkama bakmadan sıvıştım. sonra düşünceler düşünceler. pis bir süreç. defteri kapatıp, 4-5 senemle vedalaşmam zaman aldı. sonunda eski bölümümle arkadaşça yolları ayırdık. lütfen ısrar etme dedim olmuyor, çok uğraştım. ya da uğraşmadım. tembelin tekiyim. ama arkamdan ağladığını sanmıyorum.

mis gibi sığır, nesi var?
az daha, kırk yılın başı çizim yapmayı meslek haline getirecek adımlar atacaktım ki, bilinçaltım gömdüğü yerden bir at kafası çıkardı. dedi senin işin bu. bu ne be ıyy derken, arkadan inek kafası, köpek kafası, muhabbet kuşu ve bilumum hayvan kafası geldi. he dedim tam oldu şimdi. hatırlamıyor musun dedi. kafalar pek tanıdık gelmedi dedim. küçükken at filan çizerdin - küçük kızların unicorn çizdiği dönemi diyor- işte bu işi yapmalısın. hayırdır dedim unicorn filan diyorsun bilmediğimiz bir mutasyon mu oldu? kızdı biraz, neyse gönlünü aldım. vallahi ne diyeyim hayvanatı severim, tür-cins ayırmam, tüyü, kokusu, bokundan tiksinmem, (yavaştan aydınlanma) et, kan görünce de kötü olmuyorum, hemi de mahlukata bir faydam olur, (parlama), vahşi mahlukatlar, fotoğraf, seyahat sevmeler vs derken hay sen bin yaşa diye boynuna sarıldım. ve olaylar gelişti.

henüz mesleki ehliyete kavuşmak için 3.5 sene olmasına rağmen, u dönüşünde bir sorun görmüyorum. ülke sınırları dışında fantastik görüntüler çizen vet. hekimliğin ve eğitiminin, eski kaçış planlarını hortlatmadığını söyleyemem. ben de şimdilik en uygun anı bekliyorum. maceralarım pek yakında.